Mardinli, çocukluğu Batman’da, ilk gençliği Köln’de geçti. Kürtçe hiphop zaten nadir, bunu yapan tek kadın ise DezzDeniz. Onun rap’inde klasik Alamancı kimlik problemleri kadar Ankara’nın doğusundan dertler de var.
TİPİK ALMANCI İMALATINDAN FARKLI
Müzik âleminde DezzDeniz olarak anılıyor; Kürtçe-hiphop-kadın üçlüsü bir araya geldiğinde hemen o akla geliyor. Mardin, Midyat doğumlu DezzDeniz’in hayatı, OHAL’den bunalan ailenin göçtüğü Almanya’da hiphop’la tanışmasıyla değişmiş. Türkiye hiphop’unun oluşmasına hammadde olana tipik ‘Alamancı’ imalatından bir farkı var yaptığının, o Kürtçe söylüyor. Kimlik temelli dertlerine, Doğu’dan yanında taşıdıklarını da ekliyor.
BENZERİ YOK
Zaten benzeri de pek yok. Yeni albümü ‘Ew Ki Bû’da Kürtçe’nin Kurmancî lehçesinin yanı sıra bir de Zazaki ve Soranice rap denemeleri oldu. Ayrıca bir Türkçe, bir İngilizce-Türkçe, bir de Fransızca-Kürtçe bestesi var. Almanya’da yakın zamanda çıkan ve Türkiye dağıtımı için hazırlanan DezzDeniz’i, TRT 6 ekibine takdimimizdir bir yandan...
Nasıl karar vermiş aileniz Almanya’ya gitmeye? Bu fikir size nasıl gelmişti?
Çocukluğum Batman’da geçti. Babam öğretmendi. Almanya’ya geldiğimiz dönemlerde Doğu’da aşırı bir öğretmen kaybı yaşanıyordu; faili meçhuller vs. Bu karardan çok etkilenmiş olsam da Avrupa’da daha sağlıklı koşullarda eğitim alabilmenin de iyi bir şey olduğunu düşünüyordum. 12 senedir buralardayım. Topraklardan kopuş, Avrupa’daki hayatla tanıştıktan sonra kendini hissettirdi asıl. Hâlâ da alışmanın zorluklarını yaşadığım dönemleri düşündüğümde kötü oluyorum. Hem yabancısın, hem de yabancıların arasında daha da fazla yabancılaşıyorsun, diline, dinine, kültürüne... Bir yandan da çok farklı insanlarla iç içe yaşamayı öğreniyorsun. Kapitalizm almış başını gidiyor. İnsanlar para derdinde, gençler modanın, kadınlar obje olmanın etkisi altında. Kaygan bir zemine geldiğini hemen fark ediyorsun. Eğitimiyle, eğlence kültürüyle, her şeyiyle seni içine sürüklüyor. Türkiye’de 12 yaşıma kadar kalabildiğim için bu denli ayakta kalmayı becerebildim.
Müziğe ilginiz nereden geliyor? Küçükken evde, çevrenizde neler dinlenirdi daha çok?
Annemin de sesi güzelmiş gençken, ona da lisede sınıf sınıf dolaştırılıp şarkı söyletilirmiş. Tabii o türkü söylermiş. Babamın müzikle pek arası yok, kardeşlerim de dinlemeyi sever. Akrabalarda söz yazanlar var ama. Ben ilkokulda söz yazmaya başladığımı hatırlıyorum. Her şeyi dinlerdim, evde de böyleydi, folklorik müziklerden tutun, türküler, özgün müzik, arabesk, pop, her şey... Almanya’ya yerleştikten sonra buluğ çağımda önce rock’a, sonra hiphop’a merak sardım. Hiphop’la Almanya’da okulda tanıştım. Bu tarz o sıralar bütün gençliği fethediyordu. İstediğin her şeyi dile getirebiliyorsun hiphop’la, çünkü isyancı bir ruha sahip. Kendini çok cool hissediyorsun dinlerken. Gençsin, cesursun, atılgansın; hiphop kendini en iyi anlatabileceğin dal bence... Ama bu müzik kendi ana dilimde yoktu, yeni nesillerin böyle bir sorunu olduğunu biliyordum, Kürtçe hiphop yapmaya karar verdim.
O sıralarda Kürtçe müzik çok dinler miydiniz? Kürtçe hiphop neden yok diye düşünür müydünüz?
O dönemler Kürtçe müzikleri şimdiki gibi özgürce dinleme olanağı olmadığından ev dışında fazla dinlenmezdi zaten. Kulağımda kalanlar daha çok ağıtlar ya da folklorik şarkılar... Avrupa yaşantısı da yönlendirici oldu, çünkü orada kimliğini sorgulamaya başlıyorsun. Yabancıların Kürt olduğumu öğrenip Kürtçe bilmememle dalga geçtikleri bir dönemdi. Diğer taraftan Türk öğrenciler arasında bir Kürt antipatisi gelişmişti. Avrupa’da milliyetçi bir dalga yükseliyordu. Ben hiçbirine akıl erdiremiyordum. Türkiye’den ayrılmadan önce böyle bir ayrım hiç yaşamamıştım. Arkadaşlarımızı seçerken Türk, Kürt diye ayırmıyorduk. Böyle bir kaos içinde anadilimi öğrenmeye başladım. O sırada Kürtçe hiphop’un eksikliğinden yakınmak tabii ki mümkün değildi.
Hiphop’la Kürtçe’yi karıştırmanız gibi, kılığınızda kıyafetinizde de bir sentez hali var galiba...
Evet, Doğu-Batı sentezi bir albüm yapmamın yanı sıra, albüm kapağında ve kliplerimde geleneksel kıyafetleri modernize ettim. Kendi tarzımı böyle oturtmak niyetindeyim. Yabancı kökenli dansçılarım var, sahnede performansımı hem hiphop’la hem dansla sergiliyorum. Kimi zaman break dans, kimi zaman da folklor eşliğinde farklı bir hava estirmek istiyorum.
Kürtçe hiphop yapan kaç kişi var?
Kürtçe hiphop yeni gelişiyor, çok hızlı yayılıyor. Profesyonelce yapanların sayısı parmakla sayılacak kadar ama sanal ortamda çalışan yüzlerce insan var. Ne yazık ki Kürtçe hiphop yapan kadın rap’çi yok. Üzücü ama artacağız...
Daha çok nerelerde oluyor konserleriniz? Düğünlerde hiphop isteniyor mu mesela?
Evet, genç çiftler düğünlerine davet ediyor. Yalnız ben sanatımı şu an o tür merasimlerde sergileme yanlısı değilim. Büyük oranda festivallerde, konserlerde, Avrupalıların multikültürel, gençlik, kadın ve öğrenci kesimlerinin etkinliklerinde sahne alıyorum.
Geçiminizi nasıl sağlıyorsunuz?
Sanatçı konumumun yanı sıra bir de tıp bölümünde iç hastalıklar ve şeker hastalığı okudum. Özel bir klinikte doktor asistanı olarak çalışıyorum.
İşyerinde rap düşünüyor musunuz, mırıldanıyor musunuz?
Özel bir muayenehanede çalışıyorum ve en çok yoğunlaştığım yer de orası aslında. Çünkü ben sürekli içimden rap yaparım. Söz yazmak isteğimi hemen ufak kâğıt parçalarına geçiririm çaktırmadan. Ayrıca işyerimde çok fazla ayna, camlı dolap ve koca cam çerçeveli tablolar var. Her fırsatta dans ederim ben. Komik gelebilir ama gerçekten böyle... Hafta içi muayenehanede olduğumdan performansımı yerinde tutmam gerekiyor. Ayrıca kaçamak dans ve rap daha çekici.... Telefonda hastalarımla diyaloğumda da çok hızlıyım. Bazen anlamakta bile zorluk çekiyorlar. Rap’in hızı ağız alışkanlığı olmuş. Fark edince frenliyorum ama dilime nakşettim rap’i bir defa, öyle çabuk sökemiyorum.
Aileniz, hâlâ Türkiye’de yaşayan akrabalarınız nasıl buluyor yaptığınız müziği?
Başta bu tarzda kararlılığımı şaşkınlıkla karşılayan ailem şu anda maddi-manevi desteklerini esirgemiyor. Ne yazık ki herkes bunu kabullenemiyor, hiphop ya da genel sanat piyasasına temkinliler. Çünkü ortalıkta sanat yapmak adına kadını obje olarak kullanan erkek sanatçılar, medyaya malzeme olabilmek için her gün bir yerini açan bayan sanatçılar ön planda. Kızlarını paparazzilere malzeme etmek istemiyorlar onlar da. İsyancıl bir tarzım olduğundan ben hiç böyle malzeme olma niyetinde değilim, hatta böyle bir sisteme karşıyım. Geçen yıl uzun süreden sonra Türkiye’ye geldim ve çok duygulandım. Neticede feodal bir yapıdan geliyoruz. Gelenek ve görenekler, dini tabular... Ben kadın intiharlarının da yoğun olduğu bir bölgeden geliyorum. Akrabalarım yapıtlarımı ve duruşumu destekliyor. Hatta anlamlı bestelerim onları etkilemiş. Beni televizyonda ilk kez izlediğinde anneannemin üzülüp ağladığını duymuştum. “Kızım ayıptır, öyle şarkı söylenmez” diyordu. Hem gülmüştüm hem de üzülmüştüm. Ama şimdi o da kötü yolda olmadığımın farkında ve böyle yorumlar yapmıyor. Zaten hedefimiz geriliklere savaş açmak...
Hiç Almanya’ya taşınmasaydınız da hiphop’u bir şekilde keşfeder miydiniz? Hiç hiphop dinlemeseydiniz hayatınızda ne değişirdi, neler yapıyor olurdunuz şu anda?
Yine de bir şekilde hayatıma girerdi diye düşünüyorum. Yorumcusu olmasam da bu tarz müzik beni dinleyici olarak fethederdi. Hiphop yapmasaydım doktor olurdum belki; çok klasik bir yaşantı sürebilirdim. Şimdi ise dünyanın farklı ülkelerinde konserler verebiliyorum, çok hareketli ve yoğun bir yaşantım var.
Türkiye’de olan biteni takip ediyor musunuz? Buralarda tabir edildiği şekliyle ‘Kürt meselesi’ üzerine yazdığınız şarkı var mı?
Takip ediyorum. Bence sanatçı, sanatı kadar siyasetten de anlayacak kadar donanımlı olmalı. Bu konuda da Kürtleri ‘mesele’ olarak görmekten vazgeçilirse kalıcı çözüm yaratılabilir diye düşünüyorum. Türklerle Kürtler asırlardır birlikte yaşıyor, kardeşçe bir arada yaşayabilmelerini, herkesin kendini ifade edebileceği bir ortamı sağlamak devlet büyüklerinin işi. Mesela biz onlarca yabancı dil, inanç, etnik köken birlikte yaşıyoruz. Ben Alman vatandaşıyım. Hem kendi anadilimde hem Almanca düşüncelerimi ifade edebiliyorum. Bütün Türkler, bütün yabancılar öyle... Bu Almanya’nın toprak bütünlüğü için bir tehdit unsuru değil. Madem ki modern ve demokratik bir çağda yaşıyoruz, o zaman çözüm üretmemiz gerekiyor. Zaten ben barış içerikli bestelerimde sadece Kürt halkını değil, Türkiyeli bütün halkların ekonomi, cinsellik, sağlık, gençlik ya da sokak çocukları gibi meselelerini dile getiriyorum.
TRT 6 fikri size nasıl geldi?
Çok olumlu bence. Zamanında Kürt sanatçıları, aydınları çok bedel ödedi. Ahmet Kaya’nın tek isteği Kürtçe albüm yapıp klip çekmekti, bu yüzden sahneden indirildi. Bunlar acı olaylar. Devlet büyüklerinin Kürt realitesine yaklaşımlarındaki samimiyeti zamanla halk yoklayacak, onayı onlar verecek.
DİSKOTEK MÜZİĞİ BU!
Daha çok nelerden söz ediyorsunuz şarkılarınızda? Ne kadar politiksiniz?
Eserlerim sosyal, güncel, politik; sağlık, kadın, gençlik, sokak, ekonomik kriz, birçok şey üzerine... Liberalim ve demokrasi yanlısıyım. Kan dökmeden de insanların uzlaşabileceğine inanıyorum.
Kürtçe hip hop hele bunu bir kadının yapması çok sık görülen şeyler değiller. Genel olarak Kürtlerde hiphop’a bir burun kıvırma, küçük görme var mı? Mesela ‘Derdini keşke türküyle anlatsaydın’ diyen çıktı mı? Ya da hiphop yaptığınız için ciddiye alınmadığınızı hissettiniz mi hiç?
İlk etapta temkinli yaklaşanlar olduysa da bunu aştık galiba. Tabii ki önce şaşkınlıkla karşılandı. Kimi “Diskotek müziği bu, bizim kültürümüzle alâkası yok” dedi. Elbette ki cesur bir adımdı, böylesi bir halkın şimdi değer verdiği bir sanatçı olmak dile kolay... Dört senedir sahnelerde yalnız başıma bunun mücadelesini, tanıtımını yapmak için çok emek verdim. Artık yalnız değilim. Bayan olmasa da erkek rap’çiler bu yükü benimle sırtlıyor. Yine de hâlâ medya ortamında engellere takıldığım oluyor; sonuna kadar savaşacağım bununla da...
Not : Radikal qazetesinDen aLıntı ..