Sekiz yıl aradan sonra ikinci albümü Şöhret Yolu'yla karşımıza çıkan Sultana ile hip hop'taki yanlış anlamalar, insan hakları beyannamesi ve kadın rapçiler üzerine... Sultana ikinci albümü Şöhret Yolu'nu Doublemoon etiketiyle piyasaya çıkardı. İlk albüm Çerkez Kızı'ndan bu yana sekiz yıldır pek ortalarda görülmeyen rapçi yeni albümünü anlatırken lafını da kimseden esirgemiyor.
Türkiye'de hip hop'un patlaması senin ilk albümünün çıkışından beş yıl kadar sonra oldu. Bu durumda "Şansa bak!" mı diyorsun yoksa ilklerden biri olmanın gururunu mu taşıyorsun?
"Şansa bak!" demiyorum. Her şeyin bir zamanı var herhalde. Türkiye için çok yeni, genç neslin daha kolay dinlediği bir müzik türü bu. O yüzden beş altı yıl içerisinde bu noktaya gelmesi kaçınılmazdı. Türkiye'de bu müziğin ilk örneklerini yaptığım için de mutluyum.
İlk albümün çıktıktan sonra Türkiye'de kalmadın. Neden?
Kalabilirdim ama kalmadım. Bu işin en zorlu kısmı o albümü yapmak. Böyle zor bir dönemden sonra "Albüm bitti, oh keyfini çıkarayım," diye düşünürken Kuşu Kalkmaz'la ilgili yasaklamalar, sorular başladı.
Küstün mü bir nevi?
Yok küsmedim. "Aman be!" oldum. Ama birçok insandan da destek geldi. Aslında bir açıdan da memnunum, birçok konu daha rahat konulmaya başlandı. Kapıları açtı o şarkı. Hala da devam eden bir etkisi var. İnsan Hakları Beyannamesi'nin 60. yıldönümü için hazırlanan projeye bu şarkı da dahil edildi.
Buradaki hip hop kültürünün gelişimi hakkında ne düşünüyorsun?
Hip hop camiası çok enteresan. Erkeklerin kızlara karşı tavır alması bana ters geliyor. Bir de bazen "Buradaki insanlar acaba hip hop nedir bilmiyorlar mı?" diye düşünüyorum. Çünkü hip hop adı altında bir şeyler yapılıyor ama müziği bilmiyorlar. Öyle bir camia ki bu, herkes bindiği dalı kesiyor. O da hip hop'un yanlış algılanmasına neden oluyor. Diss, battling... Bunlar burada yanlış algılanmış ve kullanılmış şeyler.
Ne gibi?
Amerikan hip hop kültüründe bu anlamda bir şey yok. Amerika'da özel geceler vardır, MC'ler çıkar, karşılıklı atışırlar ama hep bir espri vardır. Tupac'la B.I.G. arasındaki gibi bir gerilim ise çok derin bir konu. İçinde müzik mafyası da var, pek çok olay var.
Şarkı sözlerinde muhalif yanını ortaya koyuyorsun. Ekonomiden de bahsediyorsun, türbandan da... Ama bir yandan da yıllardır yurtdışındasın. Nasıl takip ettin bu dönemi?
Benim bir dünya görüşüm, hayat tecrübem, eğitimim var. Bunların hepsi yansıyor. Daha önce de bana bu soru sorulmuştu. Şöyle bir örnek vermiştim; bazen bir evin içindesinizdir ve yüksekliği, tavanları, odaları bilirsiniz ama evin dışına çıkıp da yolun karşısından baktığınız zaman o tablo bütünleşir. Kapısını da görürsünüz, çatısını da... Onun gibi bir şey.
Yurtdışında olmak sana en çok ne kazandırdı?
Amerika gibi bir ülkede yaşamak biraz zamanın ötesinde olmak gibi bir şey. Çünkü orada 10 sene önce tecrübe ettiğiniz şeyler buraya daha yeni geliyor. Bence açık olmak gerekiyor yeniliklere. Biz biraz daha katıyız. Yeniliğe hep şüpheyle bakıyoruz ama ben yeniliği teşvik etmek ve kucaklamak taraftarıyım.
Diğer Türk hip hop müzisyenleriyle kendini kıyaslıyor musun?
Tabii ki kıyaslıyorum. Kendimi daha gerçek görüyorum. Çünkü ben o kadar sene yurtdışında yaşadım, bu müziğin kökeninin geldiği yerde takıldım, en hardcore ghetto'lara gittim. Oradaki rap yapan kişilerin acısını biliyorum. Niye öyle söylüyor, niye öyle giyiniyor? Ama buradaki insanlar sanıyor ki, kafana şapka takıyorsun, bol bir pantolon giyiyorsun ve oluyor. Hip hop'un özü gerçek olmaktır. Bir de bana siyah insanların yaptığı hareketleri yapmaları, -mesela sahnede apış arasını avuçlamak falan- çok komik geliyor. Ama belki de bunların da yapılması gerekiyor ki, başka bir noktaya gelelim.
Başka bir kadın rapçi'nin, Ayben'in de albümü yeni çıktı. Birbirinize destek oluyor musunuz, tanışıyor musunuz?
Tanışmıyoruz. Türkiye'de bir bayan olarak tek başına çıkan, bir duruşu olan Aziza A. var, bir de ben varım.